Ecem Nil Günaydın
Gün içerisinde gördüğümüz sayısız mağazaya girmemizi sağlayan itinayla süslenmiş vitrinleri ve tabii ki “SALE” yazıları oluyor. Peki ya sosyal medyada işler nasıl yürüyor?
Görselliğin geçmişe göre daha önemli olduğu bir dönem içerisinde yaşarken, sosyal medya profillerimizde tıpkı bizi kendine çeken vitrinler gibi sergileniyor. Yediğimiz yemekten tutunda giydiğimiz çoraba kadar paylaştığımız üstüne bu da yetmezmiş gibi filtreler ile süslediğimiz bir yer oldu çıktı.
İçeriğin dolu ya da boş olmasının bir önemi yok. Tabii popülerliğinizi oluşturduysanız. 😊
Bazen de beğeni almak için hiçbir çabaya ihtiyacınız yoktur aynı beğeni rekoruna sahip bir yumurta fotoğrafı gibi.
Herhangi bir mesaja sahip olmayan bir yumurta fotoğrafı milyonlarca beğeni ve yorum alabilir. Hatta profilinin hala dörde aşkın takipçiye sahip olması da tuhaf değildir. Çünkü bunlar aslında potansiyeli fark edilip sürdürülen viral pazarlama çalışmalarından yalnızca biridir.
Geleneksel medya şekil değiştirirken markalarda yüzünü sosyal mecralara çeviriyor. Bunun farkına varan kullanıcılarda sosyal medya profillerini süslemeye kitleleri kendine çekmeye başlıyor. Yani reklamı yapan sadece markalar olmuyor. Şimdilerde bir ürünü alırken “Kimin linkinden aldın?” sorusunu soruyoruz. Bu markaya bazen itibar kazandırırken bazen de kaybettirebiliyor.
Güzel bir vitrin yaratmak yetiyor mu?
Bizcesi hayırken sizcesi evet olabilen bir soru bu. Harika renk uyumlarına ve içeriklerine sahip profiller ne yazık ki beklenen ilgiyi göremeyebilir. Bunun günümüzce sebebi reklamın yetersiz olmasıdır. Instagram’da profiliniz açıksa gönderinizin altında beliren reklam butonlarına aşinasınızdır. Sadece çektiğiniz bir kahve fotoğrafının bile reklamını yapabileceğiniz bir mecrada yarattığınız fikirler arka planda kalıyor olabilir. Bu da inanılmaz bir challenge devrini doğuruyor.
Black Mirror dizisinin 3. sezonunun 1. bölümünde gözüken puanlama uygulaması RateMe sizce de gerçek olmadı mı? Instagram profillerimizde sergilediğimiz ya da olmak istediğimiz kişiyi göstermeye çalışırken bir şeyler için geç kalıyor olabiliriz. Ne ara fikirlerimiz görselimizin arkasına saklanıverdi?
Beğeni sayısının çokluğu artık itibarımızı şekillendirmedeki bir etken halini aldı. Anlayacağınız artık sosyal kredi puanlarımız var. Sosyal medyanın etkileri her geçen gün katlanırken de akıllara gelen ilk soru , gerçekten isteyerek mi yoksa basit bir puan sisteminin içerisinde maddi servetlere ve statülere sahip olmak için mi “İyi Davranışlar” sergileyecek? Bu farkındalığın popülerleşmesiyle birlikte artık profillerin güvenirliliği teste tabi tutulabilir.
Öyle ya da böyle bir şekilde bu çağın getirdiklerini tüketiyoruz. Sosyal medya ve profillerimizde buna dahil. Fakat sosyal vitrinimizi süslerken içini de doldurmayı unutmamak gerekiyor.